Konu ilişkilerde cinsellik gibi hem özel hem de toplumumuzda tabu olan bir konu olunca bu konudaki şehir efsaneleri de maalesef oldukça fazla oluyor. Cinsellik insan olmanın çok doğal bir parçası olması rağmen sıklıkla ayıpla, günahla veya suçlulukla ilişkilendiriliyor. Hal böyleyken cinsellik hakkında konuşmaktan, bilgi almaktan, tecrübelerimizi paylaşmaktan veya yardım istemekten çekinebiliyoruz. Bu da cinsellik hakkındaki yanlış bilgilerin kulaktan kulağa yayılarak yerleşmesine Kadınların Seks Sırasında Bakışları oluyor. Cinselliğe bakış açımız ve cinselliği deneyimleme şeklimiz bu tür yanlış bilgilerle şekillendiğinde partnerimizle ilişkimiz, cinsel yaşamımızın kalitesi, cinsel sağlığımız, benlik algımız ve daha Kadınların Seks Sırasında Bakışları bu şehir efsanelerinden olumsuz etkilenebiliyor. Bu yazımızda bilimsel gerçekler ışığında ilişkilerde cinsellik konusundaki yanlış bilinenleri ele alıyoruz. Cinsellik, genellikle romantik ilişkilerimizi diğer duygusal ilişkilerimizden ayıran en belirgin özellik olarak görülüyor. İlişkilerde cinselliğin işlevi çoğunlukla bir zevk aracı olarak görülse de cinsellik ilişkinin her aşamasında birçok farklı göreve hizmet ediyor. Partnerimizle bağlanmamız, karşılıklı kurduğumuz saygı ilişkisi, birbirimizin isteklerini ve sınırlarını tanımamız, mental ve fiziksel sağlığımız gibi birçok farklı alan partnerimizle kurduğumuz cinsel ilişkiden bire bir etkileniyor. Fakat bu cinselliğin bir ilişkinin olmazsa olmazı olduğu anlamına da gelmiyor. İlişkide cinselliğin olmaması, neden olmadığı, partnerlerin birbirlerine karşı bu konudaki yaklaşımları, anlayışları veya memnuniyetsizlikleri de, tıpkı cinsel paylaşımın varlığı gibi, hem ilişkiyi hem de partnerleri etkiliyor. Yani romantik ilişkilerde cinsellik yalnızca varlığıyla değil yokluğuyla da bizim için olumlu veya olumsuz birçok anlam ifade ediyor. Yapılan araştırmalar düzenli ve olumlu cinsel paylaşımların partnerler arasındaki duygusal bağı güçlendirmeye yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Fakat bu destek fiziksel eylemin kendisinden değil partnerler için ifade ettiği anlamlardan kaynaklanıyor. Bu anlamlardan bazıları; şeffaflık, yakınlık, olumlu iletişim, fiziksel temasın gücü, birlikte keyifli bir paylaşım yaşamak, güven şeklinde sayılabilir. Üstelik cinselliğin etkisi yalnızca cinsel eylemle de sınırlı kalmıyor, cinsel paylaşımın sonrası da partnerler ve ilişki üzerinde önemli bir etki bırakıyor. Sarılmak, birlikte uyumak veya yatakta sohbet etmek gibi paylaşımlar üzerine yapılan araştırmalar bu anların cinsel tatmin hissini artırdıklarını ve partnerlerin haftalar hatta aylar boyunca birbirleri hakkında olumlu hislere sahip olmalarını sağladıklarını gösteriyorlar. Birçok ilişkide bu tür cinsel paylaşımların azalması partnerleri endişelendiriyor. İlişkinin bozulmaması için yeni teknikler öğrenmeleri gerektiğini düşünebiliyorlar ya da eskisi kadar çekici olmadıklarını hissedebiliyorlar. Bununla birlikte bir çiftin cinsel paylaşımlarında yaşanan azalma ilişkinin bozulması için bir neden olmaktan daha çok ilişkideki başka sorunların bir yansıması olarak gösteriliyor. Bu noktada birçok kişi sayısal olarak daha fazla cinsel paylaşımın ilişkiyi daha olumlu kılıp kılmadığını merak ediyor. Araştırmalara göre birçok çift için bu sorunun cevabı hayır oluyor. Partnerler konu cinsellik olduğunda nicelikten daha çok niteliğin önemini vurguluyorlar. Yani cinsel paylaşımın çokluğu ya da sıklığından daha önemlisi cinsel deneyimin kalitesi ve taraflarda bıraktığı etki oluyor. İlişkilerde cinselliğin biyolojik ve psikolojik yönleriyle ilgili yapılan araştırmalar bize bazı gerçekleri sunsa da cinselliğin aynı zamanda çok öznel bir tecrübe olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Sosyal ve kültürel faktörler de en az biyolojik faktörler kadar cinsel deneyimlerimizi etkiliyor. Bu nedenle ilişkilerde cinsellik konusunu ele alırken hem biyolojik ve fiziksel faktörleri hem de sosyo-kültürel ve öznel bileşenleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Çünkü ancak ortak noktalarımızın ve bireysel farklılıklarımızın farkında olduğumuzda cinselliği gerçekten anlayabiliyoruz. Cinsellik her canlının olduğu gibi insan doğasının da bir parçası. Ancak biyolojik tarafının yanı sıra bir de sosyal Kadınların Seks Sırasında Bakışları kültürel yönleri var. Bu nedenle cinselliğe dair algı, sosyal normlar, kodlar ve cinselliğin yaşanış şekli toplumdan topluma farklılıklar gösteriyor. Birçok toplumda cinsellik hakkında konuşmak bir tabu olarak ele alınıyor. Cinsellik bir utanç kaynağı, suçluluk hissi yaratan bir durum veya saklanması gereken bir deneyimmiş gibi görülüyor. Bu da cinsellikle ilgili bilimsel gerçeklerin, öznel deneyimlerin, psikolojik önerilerin ve cinsel sağlık bilgilendirmelerinin sınırlı kalmasına neden oluyor. Güvenilir kaynakların sosyal olarak baskılanması da şehir efsanelerinin ve kulaktan dolma bilgilerin yayılmasına alan açıyor. İlişkilerde cinsellik konusunda da bu doğru bilinen yanlışlara karşı dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü günün sonunda cinselliğe bakışımız, cinselliği deneyimleyişimiz, partnerimizden beklentilerimiz ve kendimizle ilgili görüşlerimiz bu bilgiler ışığında şekilleniyor. Her alanda olduğu gibi cinsellikte de bilgi güçtür diyebiliriz. Cinsellik hakkında doğru bilgilere ulaşmamız, kendi istek ve ihtiyaçlarımızın farkına varmamız ve gerektiğinde destek almamız hem cinsel deneyimimiz için hem de fiziksel ve psikolojik sağlığımız için büyük önem taşıyor. Unutmamalıyız ki cinsellik birine zarar vermediği, saygı çerçevesinde gerçekleştiği, tarafların onayı olduğu ve başka kişilerin sınırları çiğnenmediği sürece utanılacak veya suçlu hissedilecek bir eylem olmuyor. Aksine yaşam enerjimizin büyük bir parçasını oluşturuyor! Haydi birlikte ilişkilerde cinsellik hakkında en çok karşılaştığımız yanlış bilgileri ele alalım. İlişkilerde cinsellik hakkında yapılan en yaygın genellemelerden biri cinsellik olmadan bir romantik ilişkinin olamayacağı düşüncesi.
Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle kaygının anksiyetenin yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar. Older women in new romantic relationships: understanding the meaning and importance of sex in later life. Cinsel istek azlığı psikiyatrik bir hastalığa ya da onun tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı ise, öncelikle hastalığın cinsel isteği etkilemeyen bir ilaçla tedavisi gerekir. Cinselliğin ilişkide nasıl bir öneme sahip olduğu bireylerin istek ve ihtiyaçlarına ve ilişkinin dinamiğine göre her çiftte değişkenlik gösteriyor. Partnerler konu cinsellik olduğunda nicelikten daha çok niteliğin önemini vurguluyorlar.
Doğru Bilinen Yanlışlar
zira zevkin doruklarına ulaşmış bir bünyenin gözleri de kapalı olur. Yaşlı kadınların cinsellik ile ilgili sorunlarından birinin de eş bulamama olduğu görülmektedir. Cinselliğe bakış açımız ve Bununla birlikte kadınların neredeyse yarısının cinsel ilişki sırasında orgazm yaşamadıkları belirtiliyor. seksten yeterince zevk alınmadığını gösterir. Kadın cinsel ilişki sırasında cinsel birleşme dışında, partnerin oral ya da elle uyarımı, sürtünme veya mastürbasyon ya da seks oyuncağı. Sağlık çalışanlarının. cinsel yaşama etki etmektedir.Cinsel birleşme, sevişmenin, tarafların karşılıklı haz almalarını sağlayan yönlerinden biridir. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. Öte yandan kronik hastalıkların yol açtığı yorgunluk ve halsizlik cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Sexuality , women , elderly. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Karşılıklı tatmin edici bir cinsel ilişkinin olmazsa olmazı tarafların istekli oluşlarıdır. Yaşamın son evresi: yaşlılık psikososyal açıdan gözden geçirme. Yapılan araştırmalar düzenli ve olumlu cinsel paylaşımların partnerler arasındaki duygusal bağı güçlendirmeye yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Birçok ilişkide bu tür cinsel paylaşımların azalması partnerleri endişelendiriyor. Kocalar genellikle sevişme sırasında eşleri korktuğunda eşlerini uyarmaya devam etmek, cinsel ilişkiye hazırlamaya çalışmak yerine engellenmekte ve ilişkiyi sürdürememektedirler. Ancak biyolojik tarafının yanı sıra bir de sosyal ve kültürel yönleri var. There is a need to increase the work on how to approach the professional approach to sexuality in old age. Bazı cinsel travma maruz kalmış kişiler ise kendine zarar verici rastgele uygunsuz cinsel yakınlıklar kurma gibi bir durum ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle cinsel ilişkide rahat olabilmek için dürüstlük ve şeffaflık temelli bir iletişim büyük önem taşıyor. Menopoz ile yumurtalıklardan salgılanan hormonların düzeyinde azalma olur. Cinsel ilişkide rahatsızlığa neden olabilecek kuruluk gibi faktörleri önceden belirlemek bu konuda adım atarak cinsel ilişki sırasında rahat hissetmeyi sağlıyor. Cinsel ilişki sırasında edilgen ve hareketsiz kalan kadınlar daha çok cinsel sorun yaşarlar. Yıl Cilt: 29 Sayı: 1. Cinsel istek sıklığı, kişinin kadın ya da erkek oluşuna göre değil; kadın ya da erkek olsun, kişilere, çiftlere ve onların yaşamlarının devrelerine göre değişkenlik gösterebilen ve dar bir sınır içinde normali olmayan bir durumdur. Online Görüşme İletişim. Bazen de kişi eşcinsel arzularını bastırır ve kendisi de farkında olmaz. Bununla birlikte bir çiftin cinsel paylaşımlarında yaşanan azalma ilişkinin bozulması için bir neden olmaktan daha çok ilişkideki başka sorunların bir yansıması olarak gösteriliyor. Bu amaçla hormon içermeyen nemlendirici veya kayganlaştırıcılar ile menopoz döneminde östrojen hormonu içeren kremler kullanılabilir. Kriz Dergisi. Bu da cinsellikle ilgili bilimsel gerçeklerin, öznel deneyimlerin, psikolojik önerilerin ve cinsel sağlık bilgilendirmelerinin sınırlı kalmasına neden oluyor. Çeşitli kaynaklı suçluluk duyguları cinsel işlevleri etkileyebilir. Menopoz döneminden sonra yumurtalıkların aktivitesini yitirmesiyle testosteron üretimi de durduğu için cinsel isteksizlik artmaktadır. Cinsel Travma ve Travma Terapileri Eğitimi. Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle kaygının anksiyetenin yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar. Birçok çift birlikteliklerinin ilerleyen dönemlerinde birbirlerine eskisi kadar cinsel ilgi duymamaya başlarlar. Muhtemelen kendi cinsel yaşamlarının tatmin edici olmamasına bağlı olarak bazen kibar, iyi örtülmüş, ilişkilere ve bakış açılarına yansımış bir şekilde bazen de açıkça, cinsellik hem aşağılanmakta hem de kontrol edilmektedir. Ancak yapılan araştırmalar bu ürünlerin kanıtlanmış bir etkisi olmadığını göstermiştir.